02 Eylül 2006

yok olmadı bu

hani amerikan filmlerinde bir bildik tepki vardır ya "ay, bunu hiç demiyceksin sanmıştım" şeklinde, hastayım ben ona.

uzun zamandır yazamıyorum, çağıl da yoğunluğun sebebi olsa gerek.. ne bileyim üretken olamıyoruz. hatta paranoyaklık mı bilemiyorum ama bağlantı verdiklerimize layık olmadığımızı düşünüyorum. halbuki başında bu umutlarla açmamıştık bu işi. yazarız, asarız, keseriz şeklinde takılıyorduk. ki açılışı da öyle yaptık. ama günden güne geçtikçe söndü bu istek içimde. -ki çağıl'ın da öyleymiş-

tribe falan girmek yanlış ama insan birşeyler görmedikten sonra, o günün sonunda payına çıkaracağı birşeyler olmayınca üretken olamıyor, velhasıl yazamıyor öyle süslü blog'a binbir çeşit kelime oyunlarını.

triptir bu, basbayağı bir trip. bildik sanatçı tribidir hatta. "üretkenliğimi kaybettim" deyip köşene çekilirsin. zamanla oturduğun o cumbalı evin köşesinde çürüyüp gidersin ardından. şansın varsa, biraz da birşeyler bırakıp kalıcı olduysan kendi dalında, anılırsın ara sıra.

evet, kapatmayı ben de düşündüm. hatta kapatıp üstüne ahkâmlı bir yazı çekmeyi epey istedim. çünkü marjimal güzel bir projeydi. isim olarak seçilmişti başında. sanırım fikir olarak gelişmedi pek.

hani üretkenliğini kaybeden sanatçı gibi olsak, biraz yaşımız geçmiş, bu dünyadan birşeyler öğrenebilmiş ve menopoz yaşımıza rağmen birşeyler ortaya koyabilmiş olsak çekinmeden kapatırım, hatta kodlarını da ben yazarım!

hayır, henüz birşey üretmedik. onun için öyle veya böyle, bu sitede saçma sapan mesajlar görebilirsiniz. unutmayın, onlar üretemeyen gençlerin nacizane tecrübeleridir. onun içindir ki kapanmıyoruz, inadına kapatmıyoruz burayı. yani bu ismi blogger'da almak isteyenler hiç ümitlenmesinler. seviyoruz sizi, yazmaya çalışacağız..

21 Ağustos 2006

Sıradan Bir Yazı



Marjimal, resmen şahıs blogu olmaya başladı Arda. Neyse

Çağıl, yoğun bir iş temposu ile bu yazıyı yazıyor. Aslında yazmak istemiyorum ama nedense yazmak zorundaymışım gibi hissediyorum. Marjimal'i ilk açtığımızdaki heyecanımı kaybetmiş durumdayım. Nedendir bilinmez fakat yazmak zor geliyor."Sanki Bloglarda gezen bir virüs var." İzlediğim kadarıyla kimse birşeyler yazmak istemiyor.

Bu arada da Google'yi kutluyorum. Blogger'a 10 Page Rank üstünden 10 verilmiş.

15 Ağustos 2006

Kötü çocuk olma Emrah


Yanda görmüş olduğunuz şahıs Emrah. Emrah çok iyi bir insan olmakla beraber kötü bir iş adamıdır. Emrah çok işe girmiş ama başaramamış biri. Hiç siyasi olaya girmemiş olmakla beraber süper bi aile babasıdır. 2 çocuğu vardır "Acıların Çocuğu"nun. İkiside birbirinden güzel 2 kızı vardır gibi şeyler sallamam.

Karikatür, arkadaşımız olan Yiğit'in eseridir. Eğer beğenirseniz daha çizmeyi düşünüyor.

Bi kaç gündür siteye bile giremedim. Neden diye soracak olursanız, Site yapımından çok yoğunum fakat bu Arda'nın yazmasına engel değildi :p

Arda buradan sana sesleniyorum. Ben olmasam da sen yaz.

04 Ağustos 2006

Marjimal.. O ne ki? (vol2)

"Ben de insanım benim de işim var, benim de yoğunluğum var ben de insanım ..."gibi güzel bi açılış yapalım

Marjimal Marjimal, nedir bu Marjimal ? "adam olamadim bari marjinal olayim" anlamına gelmekte olan bu güzel sözlüğü Blogumuza ad olarak seçtik. Bu ad bizim blogumuzun süper şahsiyeti olan kişi Arda'nın beyine zıplamıştı. İlk duyduğumda biraz şaşırdım tabi. Marjimal adı ilginçti benim için. Hatta ilk günler " marjimal " kelimesini hatırlayamadığım zamanlar olmadı da değil yani. Hatırlamak için bilgisayarımı açıp bakmam gerekiyordu.

Gelişen olaylar ve basit marjimal bakışı..

Aslında bu yazıyı benim yazmamam gerekiyordu. “Neden?” diye sorarsanız hemen anlatayım:

Çağıl’la anlaştığımızda ilk blog yazımızı ben yazacaktım ve ona göre sırayla gidecektik. Yani 2 Ağustos tarihi, Çağıl’ın yazı tarihiydi. Aslında biraz garip bakılıp üzerine gülünebilir, “Nasıl yani? Günlük bu, yazma saati mi var? İçine birşeyler gelmiyorsa ne yapsın ya çocuk?” diyebilir. Lakin Çağıl’ın meşguliyetinin epey farkındaydım. 3 Ağustos günü MSN’den gelip “ya abi kusura bakma unuttum yazamadım” dediğinde hissettim zaten bunu, hatta “bu akşam yazarım ama merak etme” dediğinde af etmeye yakındım bile. Lakin malum akşam geldiğinde saat 9 civarında girip baktığımda boştu sayfa. Herhalde ilerleyen saatlerde yazacak diye avuttum. Bugun gelip baktığımda ise gene sayfa boştu. “ee ama bu kadar da yalnız bırakmayalım okuyucuları daha baştan” deyip ben mi yazsam diye aklımdan geçirdim. En sonunda Çağıl bir dahakine yazar diye düşündüm ve bir anda kuralı muralı unuttum ve oturdum yazmaya başladım.

Biz bu olayları yaşarken dünyada çok ilginç olaylar dönüyor. İsrail Türk askerini Lübnan’a çağırıyor, hamle yapılıp Büyükanıt Genelkurmay oluyor, bir yandan hükümetin temsilcisi kendilerini savunuyor, bazıları da tüm bunlar olurken başka şeyden bahsediyor. İşte tam bu noktada da biraz kendimize gelmemize sebep oluyor bazı şeyler. vs vs.

Bunun dışında internet aleminde de reel hayata paralel veya etkisi olarak çokça olaylar dönüyor.

Misal, Lübnan’da devam eden savaşın yaralı yüzleri hepimizi üzüyor tabii ki. Ama bazıları bu üzülmenin dışında, o anı yaşıyor da. Savaşın ortasında çocuk olmaktan ziyade, bir yetişkin olarak ne yapacağını düşünmenin sıkıntısını yaşıyor bazıları da. Kerblog ve Witnessing onlardan ikisi Blogger camiasında. Bildiğim kadarıyla Kerblog’ın yazarı Lübnanlı bir karikatürist. Bir yandan savaşı gördüğü kadarıyla, tüm gerçekliğiyle trajik bir şekilde anlatırken bir yandan da bunu karikatürleriyle süslüyor. İçinde bulunduğu durumdan dolayı bazen isyan ediyor Kerblog. Witnessing ise göreceğiniz kadarıyla Lübnan’ı Fransızca aktaranlardan.15 yıldır savaşılan Lübnan’dan bahsederken epey de ilgi çekiyor yazılar. Zaten şuan gündemin ortasında bulunan savaşı bu denli birinci ağızdan anlatan blogger’lar, gayet moral verici tepkiler alıyorlar.

Tüm bunlar gelişirken bir kapatma kararı kardeş ülke Azerbeycan’dan geliyor. Politika içinde hafif mizahla, karikatürler ve şiirlerle yayına devam eden Tin Sohbeti, Azerbeycan’ın ilk ve tek politik mizah sitesi özelliğini taşıyor. Düşünce özgürlüğüne mi karşı, yoksa aleyhtarı yazılara mı, anlayamadığım cumhurbaşkanı Haydar Aliyev tarafından kapatılıyor. Her ne olursa olsun düşünce özgürlüğüne büyük bir darbe indiriyor, ardından bl.og.lar’da olay kınanıyor. Hatta bir gazeteciler derneği bile olayı ayıplayan yazı yayınlıyor.

Tabii tüm bunların ortasında ben, herşeyi boşverip OKS’den çıkacak sonuçları takip ediyorum, II. Tercih’e kalmanın sıkıntısını yaşıyorum, sürekli kontenjanlara bakmanın ağır yükünü adeta ensemde hissediyorum.

Haa, bir de Çağıl, marjimal’e bir açılış yazısı yazsa hiç fena olmaz :)

01 Ağustos 2006

Marjimal.. O ne ki?

Çağıl'la bir gün oturup kara kara düşünürken aklımıza el ele blog dediğimiz günlüğü yazmak geldi. Oturduk, isim düşündük. Dakikalar birbirini kovalarken ampül misali fikir düşüverdi aklıma: Marjimal. Fikri ilk söylediğimde Çağıl biraz duraksadı. Güldü ve ekledi:

O ne olm ya???



"Azizim" diye lafa başlarken yüzüme tebessüm getirmişti bu soru. Hemen elimden geldiğince izah etmeye çalıştım. İnternet içinden çıkan Marjimal tabiri, adam olamadım bari marjinal olayım yanılsamasını içinde taşıyor. Tabii ki entel olmaya çok çalışıp, ayarı fazla kaçırıp mal olanlar için de kullanılmıyor değil. Salt bu yüzden onlara Marjimal demek içimden geldi, deyiverdim. Hemen alıştı bu isme Çağıl. Hadi bari üzerine yazalım dedik.

Nitekim uzun tema seçimlerinden sonra, "Allahın yolu birdir" diyerek hazır temayı düzenledik. Tabii hak da yemedik, bilhassa lafımızı serpiştirerek Blogger Template'i bir güzel övdük.

Toparlarsak, Marjimal, sayıları artacak olan birkaç gencin kafasına esince yazdıkları günlüktür. Sinerjiye göre saçma, ortama göre zevkli okuyacağınız her yazı, Marjimal'e de aittir diyemeden geçemeyeceğim.

Şimdilik Çağıl'la kafamıza göre karalayacağız ama maksat salt "yazmak" olsun. Yani bir bakıma düşünceleri teşhir etme isteği, yada içimizde kalanları yazıya döküp birkaç satır karalamak için açtık günlüğü. Başta beyne limoni tadı veren günlükler yazacak olsak da -tahmin- siz bizi açılınca görün! (diyerekten iddialı lafımı ediyorum.)


Dipnot: Blogger'ı tercih ettim çünkü prestiji olduğunu düşünüyorum. Bu da
böyle bir anım.