Aslında bu yazıyı benim yazmamam gerekiyordu. “Neden?” diye sorarsanız hemen anlatayım:
Çağıl’la anlaştığımızda ilk blog yazımızı ben yazacaktım ve ona göre sırayla gidecektik. Yani 2 Ağustos tarihi, Çağıl’ın yazı tarihiydi. Aslında biraz garip bakılıp üzerine gülünebilir, “Nasıl yani? Günlük bu, yazma saati mi var? İçine birşeyler gelmiyorsa ne yapsın ya çocuk?” diyebilir. Lakin Çağıl’ın meşguliyetinin epey farkındaydım. 3 Ağustos günü MSN’den gelip “ya abi kusura bakma unuttum yazamadım” dediğinde hissettim zaten bunu, hatta “bu akşam yazarım ama merak etme” dediğinde af etmeye yakındım bile. Lakin malum akşam geldiğinde saat 9 civarında girip baktığımda boştu sayfa. Herhalde ilerleyen saatlerde yazacak diye avuttum. Bugun gelip baktığımda ise gene sayfa boştu. “ee ama bu kadar da yalnız bırakmayalım okuyucuları daha baştan” deyip ben mi yazsam diye aklımdan geçirdim. En sonunda Çağıl bir dahakine yazar diye düşündüm ve bir anda kuralı muralı unuttum ve oturdum yazmaya başladım.
Biz bu olayları yaşarken dünyada çok ilginç olaylar dönüyor. İsrail Türk askerini Lübnan’a çağırıyor, hamle yapılıp Büyükanıt Genelkurmay oluyor, bir yandan hükümetin temsilcisi kendilerini savunuyor, bazıları da tüm bunlar olurken başka şeyden bahsediyor. İşte tam bu noktada da biraz kendimize gelmemize sebep oluyor bazı şeyler. vs vs.
Bunun dışında internet aleminde de reel hayata paralel veya etkisi olarak çokça olaylar dönüyor.
Misal, Lübnan’da devam eden savaşın yaralı yüzleri hepimizi üzüyor tabii ki. Ama bazıları bu üzülmenin dışında, o anı yaşıyor da. Savaşın ortasında çocuk olmaktan ziyade, bir yetişkin olarak ne yapacağını düşünmenin sıkıntısını yaşıyor bazıları da. Kerblog ve Witnessing onlardan ikisi Blogger camiasında. Bildiğim kadarıyla Kerblog’ın yazarı Lübnanlı bir karikatürist. Bir yandan savaşı gördüğü kadarıyla, tüm gerçekliğiyle trajik bir şekilde anlatırken bir yandan da bunu karikatürleriyle süslüyor. İçinde bulunduğu durumdan dolayı bazen isyan ediyor Kerblog. Witnessing ise göreceğiniz kadarıyla Lübnan’ı Fransızca aktaranlardan.15 yıldır savaşılan Lübnan’dan bahsederken epey de ilgi çekiyor yazılar. Zaten şuan gündemin ortasında bulunan savaşı bu denli birinci ağızdan anlatan blogger’lar, gayet moral verici tepkiler alıyorlar.
Tüm bunlar gelişirken bir kapatma kararı kardeş ülke Azerbeycan’dan geliyor. Politika içinde hafif mizahla, karikatürler ve şiirlerle yayına devam eden Tin Sohbeti, Azerbeycan’ın ilk ve tek politik mizah sitesi özelliğini taşıyor. Düşünce özgürlüğüne mi karşı, yoksa aleyhtarı yazılara mı, anlayamadığım cumhurbaşkanı Haydar Aliyev tarafından kapatılıyor. Her ne olursa olsun düşünce özgürlüğüne büyük bir darbe indiriyor, ardından bl.og.lar’da olay kınanıyor. Hatta bir gazeteciler derneği bile olayı ayıplayan yazı yayınlıyor.
Tabii tüm bunların ortasında ben, herşeyi boşverip OKS’den çıkacak sonuçları takip ediyorum, II. Tercih’e kalmanın sıkıntısını yaşıyorum, sürekli kontenjanlara bakmanın ağır yükünü adeta ensemde hissediyorum.
Haa, bir de Çağıl, marjimal’e bir açılış yazısı yazsa hiç fena olmaz :)
2 yorum:
Bence de fena olmaz :)
bence de fena olmaz, bence de!
Yorum Gönder